Kitap dün gece bitti bitmesine ama tadı hala damağımda. Kulağımda da son sayfada bahsi geçen şarkı “Aşıka Bağdat Sorulmaz” (Münir Nurettin Selçuk) Kitabın dediğine göre Mahur makamı ruhu iyileştirirmiş. Türkiye hüznündeki neşenin sesidir diyor.
Bu aralar bahar ekinoksu, güneş tutulması ve farkındalık yazılarının bi çoğunda hep “Su” vardı. Boşuna değil benim de elime aldığımkitabın adının “Su” olması.
Diyor ki;
“SU. Su vardı. Başlangıçta sadece su vardı. Evvelce gök, ay, güneş, toprak ve ağaç yoktu. Sadece SU vardı. Su ebedi başlangıçtı ve ondan önce hiçbir canlı olmadı. Su abıhayattır. Su anne rahmidir, Su doğurgandır.”
“Su kaybolmaz. Su döner. Su dolaşır. Su akar. Su gezer. Su uçar. Su yağar. Su uyur. Ve Su bilir.”
Kutadgu Bilig’i, destanları, kıssaları… Bitkilerin şifasını… Otacılığı… Biberiye, şeftali, çörekotu ve kayınağacının mucizevi hallerini… Türk müziği makanlarının ruha etkisini… Behrengi’nin Şeftali Masalı’nı… Yunusu ve Yunus Peygamberi… İnsanın öğrenme iştahını kabartan onlarca bilgiyi tatlı tatlı anlatmış. Bir de Hamam diye kısa bi bölüm var ki, kalkıp hamama gitmek istedim resmen.
Uyumsuz Defne Kaman’ın Maceraları; SU kitabını ben çok sevdim. İçime dokunan ve yeni çiçekler açtıran bi kitap oldu.
Karakterle gerçek olsa da gidip bi tanışsam dedim resmen.
Kalemine sağlık Buket Uzuner.
Kahve-altı öncesi bi sade kahve kokusu ile doldu evim, fonda Aşık’a Bağdat Sorulmaz.
Âşıka Bağdat sorulmaz ufukları aşar gider
Ümit yolcusu yorulmaz baht izinde koşar gider
Sevdaya karşı durulmaz gönüllerde yaşar gider
Ümit yolcusu yorulmaz baht izinde koşar gider
19 Mart 2016
Cumartesi
(Yarın Bahar Ekinoksu)