96 Model Lada Niva’ya taktığımız araçüstü çadırı anlatacağım. Ama öncesinde hiç planda yokken nasıl oldu da kendimizi bu çadırın içinde bulduk, anlatayım.
Milas’ın bir köyünde daracık toprak yolla varılan bir köy evimiz var. İnşaatı hala devam ediyor. Çoğu şeyini Ahmet’le birlikte kendi emeğimizle yapıyoruz. Hemen hemen her haftasonu gidip ufak ufak devam ediyoruz. Ev, köyün biraz dışında ve köyden sonra eve varana kadar olan yol, daracık bir toprak yol. Kaç kere kepçe geldi, düzeltti ama yağmurlar başlayınca yine bozuluyor. Hele ki yerler ıslakken traktör geçince zemindeki derin çukurlardan ötürü binek araçlar yoldan geçemiyor.
Geçen Aralık’ın sonunda yolumuz yine tam da bu bahsettiğim haldeydi. Sürekli eşya veya malzeme de götürdüğümüz için aracı köy içine bırakıp yürüyemiyoruz. Çamura saplanmamak için tam gaz geçiyorduk yolun bozuk kısımlarından. Sonra tabi araç iki kez bakıma gitmek zorunda kaldı. Bunun üzerine binek aracımızı satıp, bir arazi aracı mı alsak diye konuşmaya başladık. Aynı hafta araç bakarken eski aşkımız Lada Niva ile karşılaştık. Bulduğumuz Lada’lardan biri burada, Milas’ta çıktı.
İstanbul’da yaşadığımız zamanlarda her fırsatta doğada vakit geçirir, kamplar yapardık. O zamanlar dağ keçisi dedikleri Lada Niva’yı çok beğeniyorduk. Aynı araçtan iki amcamda da vardı. Arazide kullanıyorlardı. Babam “İkinci araç olarak alacaksanız olur, şehir içinde sürekli kullanımda sizi yorar” demişti. Şimdi yıllar sonra amcamı arayıp yeniden Lada’yı sordum, yine aynı cevabı aldım. “İkinci araç olacaksa, araç iyi durumdaysa kaçırmayın. Sizi asla yolda bırakmaz. Her yere girer çıkar”
Biz büyük bir hevesle birkaç gün sonra 96 model Lada Livamızı, dağ keçimizi aldık. Ve güzel bir bakımdan geçirdik.
Sözde, arazi aracını köy ve inşaat için almıştık ama Lada içimizdeki gezgin ruhu resmen dürtükledi. İnşaatı biraz daha kendi ritmine bırakmaya ve yapmayı arzu ettiğimiz diğer şeylerle arasında bir denge kurmaya karar verdik. Böyle olunca aracın tepesine eşya taşımak için yaptırmayı düşündüğümüz portbagaj yerine yıllardır beğendiğimiz araçüstü çadıra niyetlendik. Her şey o kadar hızlı gelişti ki! Birkaç hafta önce her şey rutin düzende devam ederken birden hayatımıza bir Lada ve araçüstü çadır girdi.
Brothers Camp: Sirk Çadırından Araçüstü Çadıra
Araçüstü çadır deyince Brothers Camp‘ten başka bir markaya bakmadık. Brothers Camp araçüstü çadırlar yapan bir marka, uzun zamandır biliyorduk. Kurucusu Melike Hanım. Bizzat tanışmadık ama sosyal medyadan takip ettiğimiz kadarıyla enerjisine bayıldığımız biri kendisi. Çalışkanlığı, insanlarla ilgilenme şekli, yaptığı işe yaklaşımı ve çılgın halleriyle çok önceden dikkatimizi çekmişti.
Çadır bakmaya İzmir’e gittiğimizde bizi İsmail Bey karşıladı. Hem çadırları inceledik, hem de biraz markanın hikayesini dinledik kendisinden. Meğersem Melike Hanım’ın bir sirki varmış. Sirk, evet. Ama hayvansız bir sirk. Türkiye Büyük Sirki. Devasa çadırlar, Türk ve yabancı sanatçılar, turneler, büyük bir performans… Pandemiden ötürü sanıyorum ara vermişler. Aşağıya bir link bırakıyorum, merak ederseniz izleyebilirsiniz.
Melike Hanım, bir gün bir araç üstü çadır ile tanışmış ve ailesiyle bir kamp yapmaya karar vermişler. O gece fena yağmura yakalanıp kötü bir gece geçirmişler. Böyle olunca biz bu işin kalitelisini yaparız, zaten sirk işinden ötürü çadır yapmaya, kurmaya alışkınız, bilgimiz tecrübemiz çok fazla deyip bu işe girişmişler. Brothers Camp işte böyle doğmuş. Merkezleri Ankara’da. Antalya, Bursa, İstanbul, İzmir, Adapazarı, Mersin ve Konya’da ofisleri var. Zaten müşterilerine müşteri gibi değil, aile dostu gibi davrandıklarından büyümemeleri mümkün değil.
Biz hangi çadır modelini seçtik?
Sanıyorum 6 model var. Büyüklüklerine göre bizimki gibi yukarı doğru açılım ve yana doğru açılım gibi farkları oluyor. Biz AB-130 (2 YETİŞKİN) Modelini tercih ettik.
Ölçüleri: açık 210x130x100 cm. kapalı 210x130x33 cm. İçinde ölçüleri 116x195x5 cm ve dansitesi 28 olan bir yatağı var. Bu boy bir çadır Ali’nin henüz küçük olduğunu düşünürsek bizi idare edecektir. Daha ileriki zamanlar için belki 3 kişilik modele geçmek iyi olabilir.
Araca ağırlık yapar mı?
Brothers Camp’in sitesinden ve İsmail Bey’den edindiğim bilgileri paylaşıyorum sizinle. Çadırın 300kg’a kadar taşıma kapasitesi var. Ve aracın tavanına veya herhangi bir kısmına yükleme yapmıyor. Yükü aracın iskeletine aktarıyor, ki bu bölge araçlarda güçlendirilmiş bölge imiş. 2,6 m uzunluğunda teleskopik merdiveni var. Basınca esnediğini göreceksiniz ancak ağırlık taşıma konusunda bir sıkıntısı yok, 150 kg taşıma kapasitesine sahip imiş. Merdivenin bir de kılıfı var. Merdiveni açıp kurunca kılıfını da cırt cırtlarından merdivene asıp ayakkabı çantası olarak kullanabiliyorsunuz. Düzen sever kampçılar mutlu 🙂
Çadırın kumaşı kaliteli midir?
Birçok askeri ordunun kullandığı kumaşlarla aynı özelliklere sahip kumaş kullanıyorlar. Fermuarından, ipine tüm detaylarla ilgili çok iddalılar.
Biz henüz kalitesi hakkında yorum yapabilecek kadar kullanmadık, ancak sosyal medyadan tanışıp konuştuğumuz, aynı model çadırı kullanan kişilerden çok güzel yorumlar duyduk. Ayrıca çadırın 2 yıl garantisi var.
Çadır kapanınca portbagaj olarak kullanılır mı?
Bu bir çadır, portbagaj değil elbette. Ancak kapalı konumda 22 cm gibi bir boşluk oluşuyor. Oldukça geniş bir alan aslında. Çadırın merdiveni, katlanır masa, katlanır sandalye, yastık, yorgan, çarşaf, yan tente, uyku tulumu vb. malzemeleri buraya koyabiliyoruz. Bu açıdan beni çok mutlu ediyor. Çünkü biz klasik çadır ile kamp yaparken çadırın haricinde zemine serilecek süngerleri, uyku tulumlarını, yastıkları vs. ayrıca hazırlamamız ve arabada uygun bir yere yerleştirmemiz gerekiyordu. Şimdi bunların hepsi çadırın içinde hazır. Gerçekten bir anda kamp yapma isteği gelse, bir kaç dakika içinde uyuyacak yerimiz hazır.
Çadırın içinden manzara görünüyor mu?
Evet, hem de çok güzel! Çadırın iki tarafında şeffaf fileli pencere, diğer iki tarafında da yine şeffaf fileli kapıları var. Merdiveni istediğiniz kapı tarafına koyabiliyorsunuz. Her iki kapının da üstünde tenteler var. Yağmurlu havada tenteler içeri su girişini engeller. Veya yaz sıcaklarında gölge sağlar.
Neden araçüstü çadır aldık?
Benim çocukluğum ailecek yaptığımız kamplarla geçti. Uzun yıllar her yaz babamın arkadaşları ve aileleriyle çok kalabalık ve en az 2 hafta kaldığımız kamplar yaptık. Saroz körfezinde her sene aynı yere kurardık çadırları. Çoluk çocuk, anneler babalar, ablalar abiler, köpeklerimiz maaile giderdik. Her gece kocaman bir kamp ateşi yakılırdı tam orta alanda. Ateşi yakabilmek için hava kararmadan önce çoluk çocuk ormana yürür çalı çırpı topardık. Ateş başında komik muhabbetler olurdu. Patates közlerdik. Babamlar masa kurar okey oynardı, balık tutar, mangal yakarlardı. O kadar çok anı, o kadar komik hikaye, o kadar özel zamanlar var ki o yıllardan. Tatsız bir son ile biten, kalbimizi hüzne boğan, dudağımız buruk gülümseyerek andığımız yıllar. Kalbimin bir yerinde sakladığım, bir gün anlatmayı umduğum bir hikayedir Saroz’da yaptığımız kamplar.
Babam bankacı, annem ev hanımıydı. 4 kardeştik. Haftasonları hiç evde oturmazdık. Babam hiç üşenmezdi. Haftasonu annemin hazırladığı eşyaları taşır, arabaya yerleştirir, bizi pikniklere, kamplara götürürdü. Yolda güzel bir yer görse arabayı durdurur, iner fotoğraflar çekerdi. Annem, babam, ve biz (4 çocuk) ve bir de köpek arabaya doluşur dünyayı keşfe çıkardık. Belki eğlendiğimiz kadar da yoruluyorduk, özellikle annem ve babam, ama yine de o hareketli hallerden hiç vazgeçmiyorduk. Babam hayatının son aylarına kadar böyle yaşadı. Her sene arabasıyla kilometrelerce yol yaptı. Derelerden geçti, dağlara çıktı, uzun uzun yürüdü, ağaç diplerinde uyudu, denizlerde yüzdü. Sanıyorum içimdeki bu enerji, gezmeye gidiyorsak eğer asla üşenmeyen tarafım, o yıllarda yaşadıklarımdan ve babamda gördüğüm o yaşam isteğinden geliyor.
Sonra büyüdüm, Ahmet çıktı karşıma. Ve ben babamla tadını aldığım doğayı, bu sefer Ahmet’le yeniden keşfetmeye başladım. İstanbul’da yaşıyorduk ama yağmur, soğuk demeden her fırsatta bi yerlere kamp yapmaya gidiyorduk. Balayımızı tek bir otelde geçirmek yerine, 1 ay süren bir roadtrip yapmayı tercih etmiştik. Ali doğduktan sonra da doğada çok sık vakit geçirdik. 11 aylıkken birlikte ilk kampımızı yaptık. Ali için bu anların ne anlama gelebileceğini, kendi çocukluğumdan tahmin edebiliyorum.
Çadır kampı yapmak, otele bir alternatif değil. Otelde kalmayı da çok severim. Onun yeri ayrı. Çadır kampı otele para vermemek icin yapılan bir şey degil yani. Kamp yapmak sefillik de değil, aksine lükstür. Klasik lüks algısıyla değil ama başka türlü özgürlükler ve ayrıcalıklar sunar insana. Çadırı istediğiniz yere kurabilirsiniz. Denizin dibine, dağlara, ormana… Konaklama tesisi olmayan yerlerde geceyi getirmek isterseniz çadır size bunu sağlar.
Tüm bu hevesler bizi yeniden kamplar yapmaya ama bunu biraz daha konforlu ve kolay bir şekilde yapmaya doğru itti ve kendimizi araçüstü çadır taktırırken bulduk.
Çadırı nasıl taktık?
Çadırı aracın zeminine koymuyorsunuz. Önce ara atkı denilen şeyler konuyor. Bunu dilerseniz firmadan da alabilirsiniz, kendiniz de yaptırabilirsiniz. Araç üstü çadır için kullanılan ara atkıların portbagaj takmak için kullanılan ara atkılara kıyasla biraz daha sağlam olması gerekiyor.
Eğer aracınızda ara atkı yoksa Brothers Camp kendisi tedarik edip montajını da yapıyor ücreti karşılığında. Kullandıkları ara atkılar piyasadaki standart ara atkılardan daha fazla yük taşıma kapasitesine sahip (profil et kalınlıkları daha fazla). Renk olarak standart alüminyum rengi ve siyah renk bulunabiliyor. Biz aracımızın tipine daha uygun olduğunu düşünerek Viking Garage Store’un sattığı Lada Niva uyumlu çelik sac ara atkılardan aldık ve taktık. Araç üstü çadırı taşıması için 2 adet yerine 3 adet atkı kullandık.
Sonra çadırı taktırmak için İzmir’e gittik ve onlar yerleştirdiler. Ancak dilerseniz çadırı Türkiye’nin heryerine kargo yapabiliyorlar.
Montaj işlemi yapılırken atkıların yakın bir fotoğrafını çekip sosyal medyada paylaşmıştım, Melike Hanım paylaştığım fotoğrafta ara atkıların birşeyini beğenmeyip, anında İsmail Bey’i arayıp detay sordu. Fotoğraf açısından ötürü yanlış gördüğünü anladık. Ama burdan şunu anladık ki Ankara’dan heryere, her müşteriye anında yetişiyor.
İsmail Bey çadırı kısa sürede araca taktı, detaylıca ve düzgünce herşeyi anlattı. Uygulamalı bir şekilde bir kez kendi açıp kapattı, bir kez de bize yaptırdı. Gerçekten çok düzgün insanlar ve güzel iş yapıyorlar. Ayrılırken de sağolsun elimize de bir paket çiğköfte tutuşturdu. Olur da yolunuz buraya düşerse ve İsmail Bey size çiğköfte ikram etmek isterse, aman reddetmeyin, böyle güzel bi lezzet yok.
Çadırı taktırdıktan sonra ilk denemeyi Yalıkavak’ta deniz kenarında piknik ile denedik. Gece kalmadık ama Ali gündüz uykusunu çadırda yaptı. Dışarısı çok rüzgarlı ve serin olmasına rağmen çadır içi çok konforluydu. O günden kısa bir video hazırlamıştım. İzlemek isterseniz tıklayın.
Çadır modelleri ve fiyatları nedir, araç üstü çadıra hangi ilave aksesuarlar var, hangi araca hangi çadır tipi uygun olur gibi daha bir çok sorunun cevabını markanın websitesinden bulabilirsiniz.
Kamp hikayelerimize eşlik etmek isterseniz Instagram sayfamı takip edebilirsiniz.
Siz kamp yapmayı sever misiniz? Yorumlarınız ve sorularınızı yorum olarak yazabilirsiniz.
Sevgiler
Seval
Mart 2022