Gökyüzünü şiirlerde, şarkılarda, Instagram paylaşımlarında arama. Yer yerinden oynasa da gökyüzü hep orada. Bugün gökyüzüne bakmayı hatırla. Dışarıdaysan, kaldır hemen başını yukarı. Kapalı bir yerdeysen açıver hemen bir pencere, çıkar kafanı dışarı.
Birşey arar gibi bak uzun uzun. Çekinme etrafındakilerden. Birini bekler gibi bekle. Bak bakalım nasıl bugün hava? Gökyüzü ne renk? Mavi mi? Veya günbatımı saatine denk geldin, kızıllaştı epey. Gridir belki de, kimbilir. Bulut var mı hiç? Çocukken bakmaya doyamadığımız beyaz pofuduk bulutlar sarmış olabilir etrafı. Bir masalın içindeymişsin gibi hayal et.
Görerek bak şöyle.
En son ne zaman izledin gökyüzünü, bir film izler gibi?
Bahar geldi diye içimiz şenleniyor ya hani, sen de baharı kutlayacak birşey yap. Çiçek ekebilirsin mesela. Ama elin toprağa değsin. Hazır saksı çiçeği alma. Saksını seç, çiçeğini seç. Renkli bir bahar çiçeği olur, gözlerin bayram eder. Veya benim gibi fesleğen seviyorsan, her sabah kokusunu içine çekersin uzun uzun, mest eder seni. Senin çiçeğin hangisi?
Hangi çiçek nasıl yetişir biraz araştır, hakkını ver bu işin. Tadına vara vara buluştur çiçeğini yeni yuvasıyla. Çalışma masana, salonuna, evinin balkonuna… En çok nereye bahar gelsin istiyorsan oraya koy. Özenle, ilgiyle.
Kendinle buluşmak istediğin her an, çiçeğinle buluş. Belki uzun uzun yalnız kalamıyorsundur gün içinde, o kısacık anların kıymetini bil.
Gözlerini kapat. En son ne zaman, uyumak için değil de, içine dönmek için kapattın gözlerini? Sakin sessiz bir yer bulmak zorunda değilsin. Her neredeysen, etrafın uygun olduğunu düşündüğün an, kapat gözlerini. Ne düşündüğünü veya düşünmediğini umursama o anlarda. Sadece dur azıcık. Bak nasıl iyi gelecek!
Her gün onlarca insana kibarlık yapıyorsun, ilgi gösteriyorsun, belki özür diliyorsun. Peki en son ne zaman kendine içten bir teşekkür ettin. “Afferin be sana” dedin. Hatta “Seni seviyorum” dedin. Veya “Beni affet”, “İyi ki varsın”…
Söylemeden önce bilemiyor insan ama kendinden bu lafları duyunca ne kadar ihtiyacı olduğunu anlıyor.
Kendine cimri davranma. Bugün kendine iyi davranma günü olsun. Buluş kendinle. Zihnini, kalbini, bedenini, en derinlerindeki sesi duymayı dene.
***
Sevdiğin birine gidip sıkı sıkı sarıl. Öylesine değil ama harbiden sarıl. Kavra kollarınla sırtını, uzun uzun tut, hisset.
Büyük bir iş başarmış da tebrik edecekmiş gibi sarıl. Aylardır ayrı kalmışsın da şimdi kavuşmuşsun gibi sarıl. Kalk yerinden hemen sarıl. Şimdi uzağındaysa fırsat yarat, git sarıl.
Birini sevmek, sevilmek ne büyük hediye. Şükürle sarıl, kıymet bilerek sarıl.
Yemek yapmayı sever misin? Sevsen de sevmesen de bugün at kendini mutfağa. Zorlu tariflere gerek yok. Tek diyeceğim; yeni baharatlar dene. Daha önce hiç kullanmadığın baharatlar al. Tek tek kokla hepsini, kokuları neye benziyor? Her koku seni nereye götürüyor? Zaman tanı bunu yaparken kendine. Mümkünse yalnız ol mutfakta, ilgini dağıtacak şeylerden sıyrıl. Sadece kokuları düşün. Koku alabildiğin için şükret. Dünya nimetlerinden yararlanabildiğin için şükret.
Baharat kokularıyla doldur mutfağını ve kalbini. Zencefili kokla, zerdeçalı al eline. Taze kekiği ufala avcunda. Muskat rendele biraz. Bir iki çörekotu at ağzına. Kimyonu hatırla.
Farzet ki koku uzmanısın ve işini yapıyorsun, özenerek yap, hakkını ver işinin. Tadını çıkart.
Çocuklarla vakit geçir. Nereden bulayım ben şimdi çocuğu deme, bulursun. Kendi çocuğun olsa da, arada yeni çocuklarla da buluş. Vaktim yok, gücüm kalmadı deme.
Sohbet et onlarla. Yetişkin gibi konuşma ama. İlk sorun “Büyüyünce ne olacaksın?” olmasın. Çocuklaştırma da hallerini. İkisini de anlıyorlar valla. Olduğun gibi ol. Merakla ve neşeyle, ilgiyle bak yüzüne.
Çocukların saf enerjisi, hayallerinin sınırsızlığı, türlü türlü halleri, bolca dağıttıkları gülümsemeleri bana hep canlılığı ve cömertliği hatırlatır; canlı olmanın harikalığını, akışta olmayı, umut etmeyi, gönül gözüyle görmeyi…
Araba ve insan seslerinin olmadığı veya az olduğu bir yer bul kendine. Müzik de olmasın. Mümkünse açık hava… Şehirde yaşıyorsan bu biraz zor oluyor biliyorum ama bulabilirsin.
Uzun bir yürüyüş yapabilirsin. “Keşif yürüyüşü” olsun adı. Ne var ne yok izle etrafında. Çiçek görürsen kokla, böcek görürsen izle. Telefonunu kapatıver. Koşu uygulaması açıp, kilometre hesabı yapma yürürken. Öylesine yürü…
Oturmayı tercih edersen o da olur. Bedenini dinle, hangisini daha çok istiyorsa onu yap, zorlama. Bir bank, bir kaya, bir duvar… Ne bulursan…
İşin gücün yokmuş gibi, hiçbir sorumluluğun kalmamış gibi, hiiiiç acelen yokmuş gibi otur. Hatta emekli olmuşsun gibi otur.
Listenin başına dön şimdi, kaldır başını gökyüzüne. Kuşları ara, bulutları gör. Havayı kokla.
Şükret.
Sabret.
Devam et.
Sevgiyle
Seval
Nisan 2017