Haftasonu Kidzania’da Edding standında çocuklara taş boyama atölyesi yaptık, 50’den fazla çocuk katıldı. Eğitmen bendim ama inanın onlar bana daha çok şey öğrettiler. Bi kere biz yetişkinler gibi hesap kitap yapmadan oturdular masaya. Biz olsak 40 tane soru sorarız di mi? ‘Bu ne atölyesi? Ücretli mi? Eğitmen kim? Kaç saat sürecek? Giderken boyadığım taşı alabilecek miyim? Sertifika verilecek mi? vb. Belki de zaman zaman bu kadar çok soru ile hayatı kontrol altına almaya çalışırken harika tecrübelerden uzak kalıyoruzdur. Çocuklar ise çok anda yaşıyorlar. Rengarenk kalemler ve taşlarla dolu bi masa ilgisini çekiyor mesela, yaklaşıyor ve tek sorduğu soru ‘Ben de yapabilir miyim?’ oluyor. Az ve net.
Katılan çocuklara yetişkin gruplarında yaptığım gibi önce birer müsvette kağıt verip çizecekleri şeyleri kağıtta deneyebileceklerini söyledim. Ben de çoğu zaman yeni bi model deneyeceksem önce kağıtta bi deniyorum. Ama gördüm ki çocukların ona ihtiyacı yok. Yapmak istedikleri şeye onları uzaklaştıran adımlara gerek bile duymuyorlar. Boya var, taş var… O zaman haydi! Ya çirkin olursa diye bi korku yok içlerinde. Cesaret ve merak dolular.
Hem zaten boyadığı taşı beğenmeyen tek bi çocuk olmadı gün boyunca. O taşı o yaptı ve mutlu, bitti. Biz ise onaylanmaya ve birilerinin olmuş demesine daha çok ihtiyaç duyuyoruz. Halbuki ne yani yap gitsin di mi?
Ne çizeceğini bilemeyen çocuk da yoktu hiç. ‘Hadi şimdi gözlerinizi kapatın ve ne çizmek istediğinizi hayal edin’ dedikten hemen sonra hepsinin bi fikri oluşmuştu bile.
Bir de buldukları model taşa çizilir mi, olur mu olmaz mı diye kendine zorluk çıkartan da yok. ‘Neden olmasın!’ kafasıyla başlıyolar çizmeye. Gerisi geliyor. Olmazsa da problem yok zaten, yeni taş var mı diye soruyor.
Hayal gücü farkımız da çok net. Yılbaşı ağacı çizmiş ama renkler pembe ve turuncu. Diyorum istersen şuralara da biraz yeşil ve kırmızı süsler yapabilirsin. Yok diyo ben mor yapıcam. Muazzam!
Tertemiz bi zihin.
Kurallarla sınırlandırılmamış bi kafa.
Ve apaçık bi kalp.
İnanın biz de bi zaman öyleydik. Biliyoruz yani nasıl bişey olduğunu. Hafızamızda var, sadece biraz hatırlamaya ihtiyacımız var. Açık, olduğu gibi olan, merak ve neşe dolu yanlarımızı daha çok hissedebileceğimiz günlerimiz olsun inşallah.
İmza: Çocukluk özlemi
Seval
Haziran 2016